3 Mayıs 2008 Cumartesi

İstirahat

Yoğun geçen günlerin ardından -bundan sonrasında da yaşayacağım yoğunluk öncesi- artık son senesi içerisinde bulunduğum okulumun en sevdiğim adetlerinden biri olan bahar tatili vesilesiyle güneye doğru 5 günlük bir kaçamak yapma fırsatım oldu(Ah şu uzun cümle kurma hastalığım).

Yanıma bilgisayarımı almadım. Bir süredir okumak yalnızca bilgisayar başından yaptığım bir eylem haline gelmişti, en fazla otobüste ya da metroda geçen zamanı değerlendirmek için bir makalenin ya da teknik bir kitabın çıktısını alıp okuyordum. Edebiyatla son münasebetim Frenk topraklarındaydı. Kaçamağı fırsat bilerek bir kitap evine girip rasgele bir roman almak istedim. Bir süredir okumak istediğim Zülfü Livaneli’nin Mutluluk’u oldu seçimim.

Günler göz açıp kapayıncaya dek geçti gitti. İstanbul’dan gitmek de güzel, İstanbul’a dönmek de...

Döndüğümde kontrol ettiğim 3 mail hesabım, takip ettiğim forumlar bir dünya blog dünyanın geride kalan 5 günde yerli yerinde durduğunu söylüyorlardı. İnternet olmadan yaşayamayacağıma inanmaya başlayalı kaç sene oldu sahi ?

İşten, okuldan, koşturmacadan uzak günler gayet iyi gelmekle birlikte -sanırım kitaptaki profesör karakterinin de etkisiyle- yaşadığımız hayata dair rahatsız edici sorular sordurma eğilimimi de arttırdı. Ama depresyona girecek zaman değil, bu rüzgara kapılmamam lazım : )

Hiç yorum yok: