Bizi kötülüklerden korumak konusunda son derece hızlı ve verimli çalışan yargı organlarımızdan Allah razı olsun. YouTube’da yer alan milyonlarca video içinden zararlı olan bir tanesini tespit ettikleri gibi siteyi kapatmışlar jet hızıyla. Ne ala...
23 Ocak 2008 Çarşamba
MUASSIR MEDENİYETLER SEVİYESİNE ÇIKMAYA ÇALIŞIRKEN
18 Ocak 2008 Cuma
Kanlı Bayrak
İlginç bir ülkede yaşıyoruz. Geçtiğimiz günlerde gazetelerde çıkan, parmaklarından akıttıkları kanlarla bayrak yapan lise öğrencileri haberini görmüşsünüzdür. Bir grup aklı evvel bilmem kaç gün boyunca kanlarını akıtarak Türk bayrağı hazırlamışlar. Bunu da hediye olarak Genelkurmay Başkanına göndermişler. Sayın Büyükanıt da konuyu medya ile paylaşmış.
15 Ocak 2008 Salı
Cama Vuran Yağmurun Getirdikleri
Soğuk bir kış gecesi, şiddetli bir yağmur tanelerini camınıza bırakırken, dışarıda değil de evinizin içinde olmanın hissettirdiği duygu güvendir. Aradaki o camın sağlam bir darbeyle tuzla buz olabileceğini içten içe bilirsiniz, ama böyle şeyler olsa olsa ististanır. İstisnaları düşünmek bir an içinizi ürpertse de, sıcak odanızın verdiği tatlı huzuru, tuhaf düşüncelerle kirletmenin manası yoktur. Zaten mutsuz olmak için onlarca sebep bulmak işten bile değildir.
Küçük şeylerden çıkardığınız mutluluklar kadar yaşamış sayılırsınız esasen. Büyük mutluluklar koca ömrünüzde sıkça başınıza gelmeyecektir ne yazık ki. 10 kez büyük bir mutluluk yaşamışsanız şanslısınızdır. Sevdiğiniz kadının size evet demesi, iyi bir okulu kazanmanız, ya da çok şanslıysanız piyangodan sağlam bir ikramiye kapmanız vs vs. Kaç kere başınıza gelebelir ki bu tip şeyler? Az, hem de çok az. Hayatınızı sevdiğiniz işi yaparak kazanmanız ya da sürekli aşık hissetmeniz gibi kalıcı mutluluklar da vardır, ancak bunlar herkesin başına gelebilecek şeyler değildir ne yazık ki. Büyük mutlulukların peşinde koşmak sizi daha da mutsuz edecektir. O yüzden herkes gibi sıradan şeylerden mutluluk çıkarabilmeyi öğrenmelisiniz. Yoksa dünya pek çekilmez bir yer olacaktır sizin için.
Dünya hep aynı yöne doğru dönmekte.
Yaşanılanlar da aynı, söylenenler de...
9 Ocak 2008 Çarşamba
Obama vs Clinton
Amerika Birleşik Devletleri’nde başkanlık seçimi yaklaşıyor. Cumhuriyetçiler ve Demokratlar adaylarını belirlemek üzere. Tüm dünya medyası Demokratların içerisindeki adaylık yarışını ilgiyle takip ediyor. Zira yaygın kanı Demokratların ipi göğüsleyeceği. Aynı zamanda Demokrat Parti’nin seçilmesi muhtemel adaylarından biri kadın diğeri ise siyah. İki halde de Birleşik Devletler için bir ilk yaşanacak yani.
Son bir not. Barack Obama’nın Amerikan başkanı seçilmesi durumunda, kendisinin Tayyip Erdoğan ile yapacağı görüşmeleri şimdiden merak ediyorum. Obama ve Erdoğan kanka olursa hiç şaşırmayacağım. Bir yanda ezilen siyahların yeni simgesi, diğer yanda ise Kasımpaşa’nın bıçkın delikanlısı. Güzel fotoğraf doğrusu...
7 Ocak 2008 Pazartesi
Badem
Şu günlerde ikinci albümlerini çıkarmak üzere olan Badem çekirdek kitlesi dışında pek tanınmayan bir grup. Müzik dünyamızın popüler grupları ve şarkıcılarıyla karşılaştırdığımda müzisyenlik ve yaratıcılık açısından genelin çok daha ötesinde olan Badem’in yeni albümüyle hak ettiği başarıyı yakalamasını umuyorum.
Elbette sadece benim dememle olmuyor, işin içinde tanıtım, organizasyon vs bir çuval iş var. Yine de iyi bir çalışmanın er ya da geç değerini bulacağına inananlardanım. Hele ki internet gibi kulaktan kulağa tanıtımı (ecnebilerin “word of mouth” dedikleri şey, Türkçe’si bu oluyor sanırım) aşırı derecede kolaylaştıran bir iletişim aracı mevcutken.
Gönderen Mehmet N. CAN zaman: 21:32 0 yorum
Etiketler: Kültür-Sanat
5 Ocak 2008 Cumartesi
İstanbul’da Olmak
4 ayı aşkın süredir devam etmekte olan Fransa maceram 4 Ocak 2008’in son dakikalarında nihayete erdi. Yeniden İstanbul’da olmak güzel, aynı zamanda tuhaf da..
Bu akşam en çok özlediklerimden birine, İstiklal caddesine uzanacağım. Asmalımescit’te içilen biraların, arkadaşlarla hayat üzerine yapılan anlamsız ve koyu muhabbetlerin tadını çıkarmak istiyorum yeniden.